Siteiçi Arama

Sonuçlar 2-3 saniye gecikmeli gelir.


Kullanıcı Girişi
Kullanıcı Adı
Şifre
Şifrem
Yeni Kayıt
Linkler
Koruma Kontrol Genel Müd.
T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Tarım Bakanlığı Yayınları
Tarım Kredi Kooperatifler Birliği
Dünya Tarım Örgütü(TÜRKİYE)
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü(FAO)

 
Anasayfa / Organik Toprak Düzenleyiciler / Leonardit / Leonarditle İlgili Çalışmalar / 




Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Leonardit üzerine yapılan çalışmalar
LEONARDİT ÜZERİNE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR

Post (1862) tarafından leonardit, açık ve renksiz sulak alanlar altında en genç açık renkli katman katı olarak tanımlanmıştır.

Tatlı su bataklıklarında leonardit'in oluşumu peat birikimlerinin stratigrafik dizilimlerinde gösterilmiştir. Buna göre, sığ göllerde ve belirli bir kalınlığı olan mineral bataklıklarda, kıyıdan başlayarak ilk önce algler ve su içinde yüzen diğer bitki artıkları birikmekte ve bu birikintiler dalga ve akıntılarla daha derinlere taşınmaktadır. Bunlar taşındıkları yerlerde mineral alt topraklarla karışarak organik çamurları yani leonardit'i oluşturmaktadır (Bodenn, 1961).

Mazurian Gölü leonarditlerinin Post Lakustre (gölsel tortu)'lerinde yapılan çalışmada, organik madde içeriğinin % 6-92 arasında değiştiği, kalkerli leonardit'de CaCO 3 içeriğinin kuru maddenin en az % 80'ini oluşturduğu belirtilmiştir. Karasal leonardit'de azot içeriğinin % 0,69 - 4,11 olduğu saptanmış, balçıklı ve kalkerli leonardit'de bu oranın % 0,5 olduğu, potasyum ve fosfor içeriğinin ise düşük düzeylerde bulunduğu belirlenmiştir. Olkowski'ye göre leonardit topraklarının özel formlarından biri olan karasal leonardit; düşük hacim ağırlığı, genellikle % 90'ı aşan su tutma kapasitesi, yüksek büzülme oranı, porozite ve düşük geçirgenlik ile karakterize edilmektedir (Olkowski, 1967).

Leonardit materyali; yüksek oranda organik madde içermektedir. Bunun yanı sıra, oldukça yüksek porozite değerine sahiptir. Topraklara leonardit uygulaması yapıldığında toprakların bitki gelişmesi yönünden daha elverişli fiziksel özellikler kazanacağı düşünülmektedir. Uygulama yapıldıktan sonra zamanla toprakların su tutma kapasitelerinin artması, kapillarite, permeabilite, diffüzivite gibi önemli toprak parametrelerinin bitki gelişimi açısından daha uygun bir duruma gelmesi ve linyit dekapaj sahası yeniden tarıma açıldığında üst toprağa belirli oranlarda leonardit karıştırılmasıyla bozulmuş olan toprak yapısının yeniden düzelmesi beklenmektedir.

Sahip olduğu özellikler bakımından leonardit'in olumlu etkileri daha çok sorunlu topraklarda beklenmelidir. Diğer yandan sahip olduğu şelatlama özellikleriyle de leonardit mikro element sorunu olan topraklarda olumlu etkiler yaratabilir. Çünkü bitkinin gelişimi için özellikle gübrelenmeyen topraklarda organik maddenin besin maddesi içeriği önemlidir. Leonardit depozitlerinin kimyasal analizleri sonucu bunların peatlerden daha fazla N ve K içerdikleri gözlenmiş olup, tarımsal amaçla kullanılmalarında ve ıslahlarında önemli etken olan fiziksel özelliklerinin, bünyedeki organik madde tarafından belirlendiği saptanmıştır (Yörük, 1981).

Yüksek poroziteye sahip olan leonardit, killi toprakların su tutma kapasitesi ve iletkenliğini artırmaktadır. Leonardit'in tarımda kullanımı esas olarak iki şekilde olur: Katı (granül yada Pelet) veya leonardit'in ekstraksiyonu ile elde edilen humatları (sıvı veya toz) (Erol, 1992).

Leonardit hidroksil (COOH) gruplarına sahip komponentlerce zengin olduğundan bu bağlar yoluyla bor (B) elementinin topraklarda immobilizasyonuna yol açabilir ve sonuçta bitkilerin yüksek miktarda bor alımını sınırlayabilir. Bor bilindiği üzere hidroksil bağlarınca zengin organik bileşiklere kolayca bağlanıp hareketsiz forma geçmektedir (Loomis ve Durst, 1991).

Uggla ve Rytelewski (1966), leonardit uygulamasının yulaf verimine etkilerini araştırmış ve sonuç olarak 75 ton/ha leonardit ile 100 kg (NH 4 ) 2 SO 4, süperfosfat ve 75 kg potasyum tuzu kombinasyonlarının tek başına uygulanmasına göre daha etkili olduğunu ve yulaf veriminin 1.71 ton/ha kadar arttığını belirlemişlerdir.

Saksı denemesi olarak yürütülmüş olan bir çalışmada leonardit, fosfor ve çinko uygulamalarının bitkinin kuru ağırlık, fosfor ve çinko içeriği ile diğer bitki besin elementleri (N, K, Fe, Mn) üzerine olan etkileri araştırılmış, leonardit'in fosfor ve çinko ile birlikte uygulanması durumunda bitki gelişimini teşvik ettiği ve bitkinin fosfor ve çinko alımını arttırdığı belirlenmiştir (Yılmaz, 1993).

B toksisitesine veya Zn noksanlığına sahip problemli topraklara leonardit uygulaması yapılarak bitki büyümesi ve verimde söz konusu problemlerden kaynaklanan olumsuzlukların önüne geçilebileceği belirlenmiştir (Yazıcı, 2001).

Munsuz ve Akyıldız (1979), tarım topraklarının pF değerleri, hidrolik geçirgenlik, agregasyon indeksi, büzülme, likit ve plastik limit değerleri ve kompaksiyonları gibi fiziksel özelliklerine etkilerini belirlemek için yapılan çalışmalar sonucu elde edilen bulgular aşağıdaki gibi özetlenebilir. Leonardit ' in bitki yaşamına hiç bir olumsuz etkide bulunmadığı ve yapılan kimyasal çözümlemelerle ekstrem değerlerde makro ve mikro besin maddesi içermediği anlaşılmıştır. Yüksek oranda saturasyon suyu kapsayan leonardit örneklerinin jeolojik konumları nedeniyle üzerlerinde bulunan yüksek basınçların kalkması ve sularını kaybetmeleri sonucu parçalandıkları, dağıldıkları ve poröz bir yapıda oldukları ve leonardit örneklerinin % 75-106 arasında saturasyon suyu içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca killi topraklarda leonardit ilavesi ile toprakların yarayışlı nem içeriklerinin arttığı belirlenmiş ve ağır bünyeli topraklarda “toprak + leonardit” karışımlarının oluşturulması önerilmiştir. Yapılan laboratuar çalışmaları sonucunda, leonardit'lerin topraklara kıyasla daha yüksek su tutma özelliğine sahip olduğu belirlenmiştir. Bu bakımdan topraklara leonardit ilave edilmesi ile toprakların su tutma kapasiteleri, yarayışlı su miktarlarının yükselmesi beklenmektedir.

Yörük (1981), leonardit'in hava permeabilitesi üzerine yaptığı etkiyi şu şekilde açıklamıştır: leonardit, hava ve güneşin etkisi ile kolay bir şekilde silt ve kil büyüklüğündeki kısımlara ayrılmaktadır. Leonardit materyalinin bünyesini büyük oranda silt ve kil büyüklüğündeki fraksiyonlar meydana getirmektedir.

Turgay vd (2004), leonardit ve ham linyit materyallerinin toprağın biyolojik özelliklerine etkisini değerlendirmek için toprak mikrobiyal biyokütlesini araştırmışlardır. Farklı leonardit materyallerinin (kömürlü leonardit, humuslu leonardit ve ham linyit) mikrobiyal biyokütle ve toprak solunumu üzerindeki etkilerini belirleyebilmek için değişik leonardit formlarını %1-2-4 ve 8 (ağırlık bazında) oranında toprağa karıştırmışlar ve laboratuar koşullarında 90 gün süre ile inkübe etmişlerdir. İnkübasyonun 7, 30, 60 ve 90. günlerinde mikrobiyal biyokütle karbonu ve toprak solunumunu ölçmüşlerdir. Yüksek dozlu leonardit uygulamaları (%4 ve %8) özellikle inkübasyon sürecinin başında düşük dozlu uygulamalara kıyasla daha yüksek biyokütle düzeyleri göstermiştir. İnkübasyonun 30. gününden itibaren mikrobiyal biyokütle bütün uygulamalarda azalma eğiliminde olmuştur. Kömürlü leonardit uygulaması haricindeki diğer leonardit uygulamalarında toprak solunumu inkübasyon süreçleri içinde ve arasında azalan ve artan değerler göstermiş ve bu durum tüm örnekler bazında yüksek varyasyona neden olduğundan, uygulamaların toprak solunumu üzerine etkisiyle ilgili olarak istatistiki açıdan önemli sonuçlar elde edilmemiştir. Elde edilen bulgular kömürlü leonardit'in tarımsal amaçlı kullanımlar açısından daha avantajlı olabileceğini göstermiştir.

Tamer ve Karaca (2004), leonardit (KG), leonardit (HG) ve leonardit'in (L) toprağın N, C, P ve S döngülerinde görev alan enzim aktiviteleri (üreaz, ß-glikozidaz, alkali fosfataz ve aryl-sülfataz) ile ekstrakte edilebilir kadmiyum (Cd), pH, EC, kireç ve organik madde (OM) kapsamları üzerine etkilerini 180 günlük inkübasyon denemesinde takip etmişlerdir. Araştırma sonuçlarına göre, her üç materyalin uygulandığı topraklarda belirlenen enzim aktiviteleri doza ve zamana bağlı olarak artış göstermiş olup, bu artış inkübasyonun son periyoduna kadar devam etmiştir. Tüm zamanlarda bütün uygulama konularında enzim aktivite değerleri kontrol toprağının enzim aktivite değerlerinden yüksek bulunmuştur. Üç materyal de artan doza bağlı olarak toprağın OM miktarlarını kontrol topraklarına göre artırmış olup en fazla OM mineralizasyonu L ve KG uygulanmış topraklarda belirlenmiştir. Toprakların OM kapsamları ile enzim aktiviteleri arasında önemli pozitif korelasyon belirlenmiştir. İnkübasyon süresince her üç materyalde topraklarda Cd birikimine yol açmamıştır. KG ve HG toprakların kireç kapsamını biraz artırıken, L azaltmıştır. Bunun sebebi, denemede kullanılan organik materyallerin farklı kireç içeriklerine sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Araştırıcılar , özellikle KG ve L'in tarım topraklarında organik madde olarak değerlendirilmesinin, hem yapısı bozulmuş toprakların düzenlenmesi açısından hem de ekonomik açıdan yarar sağlayacağını ileri sürmüşlerdir. Ayrıca daha ayrıntılı ve güncel sonuçların elde edilmesi bakımından, bu materyallerin tarla koşullarında incelenmesini önermişlerdir.

Karaca vd (2005), kömürlü leonardit, % 6 ve % 9 NP içeren kimyasal gübreleri tek başlarına ve kombine olarak topraklara uygulamışlar ve toprakların biyolojik özellikleri ile ağır metal kapsamlarına etkilerine bakmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, topraklara % 6 NP+leonardit uygulaması (organomineral gübre olarak) toprakların biyokütle karbonu, solunum ve enzim aktivitelerini en fazla etkilemişdir. Ayrıca topraklara tek başlarına NP içeren kimyasal gübre verildiğinde toprakların özellikle Cd, Pb, Zn ve Ni içerikleri 6 aylık inkübasyon denemesi süresince artış gösterirken, NP nin leonardit ile kombine uygulandığı topraklarda sözkonusu metallerin miktarlarında azalma belirlenmiştir. Bunlara ilave olara, tek başına leonardit uygulanmış topraklarda belirlenen ağır metal konsantrasyonları kontrol topraklarının altında bulunmuştur. Bu sonuçlara göre de araştırmacılar, leonardit'in topraklara ticari gübre uygulamaları sonucu bulaşan ağır metalleri tutma özelliği gösterdiğini ve toprağın biyolojik özelliklerinin yanı sıra toprak kirliliği ile ilgili olarak da olumlu etkilerde bulunduğunu belirtmişlerdir.

Bu yazı 3899 defa okundu.



Bu Kategorideki Diğer Başlıklar
 
MAKALELER

Yeni Eklenenler
Banka Hesap Numaralarımız
Efsus ÇİNKO-11
Efsus ÇİNKO-11
Efsus ÇİNKO-11
Efsus KOMBİ
Efsus MİKROMİKs
Efsus 13.38.0
Efsus 10.15.10
Efsus FOSFONİT 28.5.0
Efsus NP 20.20.0
Efsus LIFE 5.10.10
Efsus NPK 12.11.7
Efsus K-HUMAT * Toz Humik Asit
Efsus Humus -Sıvı Humik Asit
Efsus Organik AS

Döviz Bilgileri
(Doviz)
Alış
Satış

Dolar:
18.7592
18.7930
Euro:
20.3386
20.3752
Güncelle

Biyotar Anket

Daha önce toprak analizi yaptırdınız mı?

EVET
HAYIR

Her 6 saatte bir anketimize katılabilirsiniz.